Osman TURAN

1914-1978

Türk tarihçisi, fikir ve siyaset adamı Osman Turan’ın asıl adı Osman Ferit’tir. Bayburt’un Aydıntepe (Çatıksu) köyünde doğdu. Ailesi, Trabzon’un fethinden sonra Van taraflarından bölgeye iskân edilen Kurdoğulları aşiretine mensuptur.

Osman Turan ilkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta, liseyi Trabzon ve Ankara’da okudu. Yüksek öğrenimini 1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Kürsüsü’nde tamamladı. Bu arada çalışkanlığı ve Türk tarihine ilgisi dolayısıyla M. Fuad Köprülü’nün dikkatini çekti ve aynı kürsüye burslu doktora öğrencisi seçildi. Köprülü’nün danışmanlığında iki yılda hazırladığı On İki Hayvanlı Türk Takvimi adlı çalışmasıyla, 1941’de doktor unvanını aldı. Bu çalışma, Türkiye’de tarih alanında yapılan ilk doktoradır. 1942’de aynı kürsüye asistan olarak tayin edildi.

Farsça, Arapça ve Fransızca’sını geliştirip kaynak yayımına ve orijinal araştırmalara başlayan Osman Turan, 1943’te Orta Zaman Türk Devletlerinde Türkçe Unvanlar adlı çalışmasıyla doçentliğe yükseltildi. 1944’te Türkçülük-Turancılık davasından yargılanan Nihal Atsız’ı fakültedeki odasında ağırlaması yüzünden Millî Eğitim bakanı tarafından 4 Mayıs 1944’te açığa alındı. Ancak Memduh Şevket Esendal ve Hasan Tahsin Banguoğlu’nun müdahalesiyle 30 Kasım 1944’te fakültedeki görevine döndü. 1946-1947’de askerlik hizmetini yaptı. 1948-1950 yıllarında Paris ve Londra’da araştırmalarda bulundu. Aynı zamanda Milletlerarası Şarkiyat ve Türkiyat kongreleriyle UNESCO konferanslarına bildiriler sundu. 1949’da Türk Tarih Kurumu’na aslî üye seçildi. 1951’de profesör unvanını aldı.

1954 yılı Osman Turan’ın hayatı için önemli bir dönüm noktası teşkil etti. Hocası M. Fuad Köprülü’yü örnek alan Turan, siyasete atıldı ve bir daha fakültedeki görevine dönemedi. Köprülü öğrencisinin bu kararını uygun bulmamakla birlikte ona engel olmak da istemedi. 1954 ve 1957 yıllarında Demokrat Parti’den Trabzon milletvekili seçildi. 1955’te Ankara Türk Ocağı reisi olan Turan, 1959’da Türk Ocağı genel başkanlığına seçildi. 1966’dan 1973’e kadar Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevinde bulundu.

27 Mayıs 1960 ihtilâlinde tutuklanarak yaklaşık on altı ay hapis yattı ve ihtilâl mahkemesinde yargılandıktan sonra beraat etti. Fakültedeki görevine dönmek istediyse de fakülte yönetimi bu isteğini geri çevirdi. Bunun üzerine bir kere daha siyaset meydanına çıkmak zorunda kaldı. Adalet Partisi’ne giren Osman Turan, bu partinin 1964’te yapılan kongresinde teşkilâttan sorumlu genel başkan yardımcısı, 1965 genel seçimlerinde Trabzon milletvekili seçildi. Fakat Adalet Partisi’nin siyasetine de ayak uyduramadı; Yeni İstanbul gazetesinde yazdığı başmakalelerle partinin genel başkanını rahatsız etti ve 1967’de partiden ihraç edildi. Osman Turan, Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyasete devam etmeye karar verdi. 1969 seçimlerinde MHP’den Trabzon milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. 1969’da bir defa daha fakültedeki görevine dönmek istedi fakat boş kadro bulunmadığı gerekçesiyle isteği reddedildi. Bunun üzerine emekliye ayrılıp meslek hayatına Mayıs 1972’de fiilen son verdi.

1966- 1973 yılları arasındaki Türk Ocağı genel başkanlığı döneminde Türk Yurdu dergisi Osman Turan’ın gayretleriyle Türk fikir ve kültür hayatına önemli katkılarda bulundu. 1974’te Türk Tarih Kurumu, Osman Turan’ı aslî üyelikten çıkardı. Türk Tarih Kurumu’nun bu kararı Osman Turan’ı çok etkiledi. Kurumun bu davranışı aynı zamanda Türk tarih ilmine vurulmuş ağır bir darbe şeklinde değerlendirildi. Emeklilik dönemini Selçuklu İktisat Tarihi adlı kitabını yazmakla geçirdi, ancak çalışmayı tamamlayamadı. Fransızca, İngilizce, Arapça ve Farsça bilen Turan, 17 Ocak 1978’de İstanbul’da geçirdiği beyin kanaması sonucunda vefat etti. Osman Turan özel hayatında ve sosyal ilişkilerinde mütevazi ve kibar bir insandı. Ancak ilmî ve fikrî tartışmalarda son derece kararlı ve ödün vermez bir tutum sergilemiş, siyasette ise iddialı olmamıştır.

Osman Turan’ın yayınlarını ilmî ve fikrî olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu çalışmalar birbirinden tamamen farklı özellikler taşımakla birlikte birbirini destekler ve tamamlar niteliktedir. Turan, geniş yorumlarıyla tarihe dair yazılarını kuru birer bilgi olmaktan çıkardığı gibi ilmî çalışmalar sonucunda elde ettiği bilgileri de memleket meselelerinin aydınlatılmasındaki fikirlerine dayanak yaparak değerlendirmiştir. Doçentliğinden sonra M. Fuad Köprülü’nün “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları” adlı makalesinden etkilenip çalışmalarının büyük kısmını Anadolu Selçukluları’na ayırmıştır. Osman Turan, yine M. Fuad Köprülü gibi Türk millî kültürünün temellerinin Orta Asya’da atıldığına ve İslâmî dönemde yeni unsurlarla takviye edilip korunduğuna, bu kültürün devamlılığına inanmış bir tarihçiydi. Bu devamlılığı özellikle “Le droit terrien sous les seljoukides de Turquie” adlı bildirisinde, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi adlı eserinde ve İslâm Ansiklopedisi’ne yazdığı “İktâ” maddesinde açık biçimde ortaya koymuştur. Ancak hem kendisinin hem Köprülü’nün Türkler’de Batı tarzında bir feodalizmin bulunduğuna dair görüşleri Fransız bilim adamı Claude Cahen tarafından kabul edilmemiştir. Osman Turan, eserlerinde genellikle siyasî ve askerî olayların tespiti ve tasvirini yapmışsa da bazı tarihî olguları tahlil etmekten geri durmamıştır. Meselâ Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi ile Moğol istilâsının İslâm medeniyeti üzerindeki etkileri gibi önemli olayları hep analitik bir yöntemle incelemiştir. Olayların sebep ve sonuçlarını belirlerken daima çok sebeplilik ilkesini benimsemiş, bilhassa maddî ve mânevî âmillere eşit derecede önem vermiştir.

Kopuz, Ülkü, Belleten, DTCF, Millet, Bozkurt, Türklük, Zafer, Hilâl, İslâm Medeniyeti, Türk Yurdu, Fedai gibi dergilerde Türk tarihine ve cemiyet hayatına dair kaygı, düşünce ve değerlendirmelerini ortaya koyduğu birçok yazısı vardır. Buna karşılık dönemin Türk Yurdu dergilerinde Türk dili ile ilgili kaleme aldığı fikir yazıları oldukça ses getirmiştir. Tarih profesörlüğü unvanının yanı sıra Türk düşünce hayatına sunduğu katkılar önem arz eder. Özellikle Türkiye Selçukluları üzerine yaptığı çalışmaları bu bağlamda değerlendirmek yerinde olacaktır.

Yazıları (21)

Türklük 4.Sayı 296.Sayfa

Temmuz 1939

Etnolojik Bir Kitap

Millet 8.Sayı 244.Sayfa

NİSAN 1942

Türkçe İçin Gazâ

Devlet 1.Sayı 12.Sayfa

Nisan 1969